10 Mayıs 2014 Cumartesi

HEZÂRFEN AHMET ÇELEBİ'NİN YILLAR EVVEL GÖRDÜĞÜ RÜYA

Şimdi ben kalkıp da gökte çırpınan bütün kuşların kanadı üzerine 
seni ömrümün son gününe dek seveceğime 
yemin etsem 
Sonra her köşeyi döndüğümde sen çıksan karşıma
          ve dönülebilen bütün köşelerden sen dönsen

Şu ağzımda büyüyen küfürler un ufak ufalansa 

Dökülse ağzımdan düşse ayak uçlarına
Şu vapurların burnu gibi 
-afedersin kıçı gibi 
Dili de olsa
Söylese senin buram buram deniz koktuğunu
Her ıslığında sesin duyulduğunu

Yüz kez yıkansam kokunun sindiği yerlerim üstüne
Söküp atsam içimden piç ettiğin şu küçük çocuğu 

Münir Abi uzaktan seslense 

Dese ki bırak evlat-
      'vesvese bunların hepsi vesvese'
Ya da Kuşçu Arnavut yakasında sarı çiçeğiyle gelse 
Şöyle bi güzel çekse kulağımızdan oturtsa bizi karşısına
Alemdağlı ispinozların lezzetli ötüşlerinden dem eylese

Sonra biz bir kere daha inansak kuşların masalına

Gözlerimize miller çektirip 
-bir kere daha kansak 
       Hezârfen Ahmet Çelebi'nin yıllar evvel gördüğü rüyaya
Etimize dağlanmış etler diktirip
                dirensek onca acıtırken yine de yan yana durmaya

Ağzın ağzıma büyülü nefesini üflese 

       biz yine sarhoş olsak
Kabından taşan dünya daha da küçülse gözümüzde
       biz içine sığmasak
Aynı vakitte bizim gezegen alabildiğine büyüse hücrelerimizde
       Biz yine hayretler içinde kalsak

Her nasılsa bunları bizden başka kimseler bilmese 

     ve usansalar anlamaya çalışmaktan
Evvela yoldaştıysak
    ve yorulmadıysak uzun yollar boyu hayal kurmaktan

Kara sevdanın beşeri durmadan kandırdığı kadar

Tüm güzel şarkıların gizliden birbirini andırdığı kadar
Bir kibritin koca ormanı yandırdığı kadar

Yan yana uzansak
 rüya gibi
rüyada gibi 
 biz olsak
    Hepsi bu kadar