Dörtnala bir hızla
Sökülmek gündelik köklerden
Dikilmek saksısız ve yalınayak topraklara
-Neden çıplak değiliz ki
diyordu bugün adamın biri
Kendi yüzlerinden zerre sorulmayarak
Soluyarak hayın insan ordularını
Ederini mayasını unutarak
Bu çürük kokan yalnızlıkları
Baldırı çıplak ayakları durmadan suçlayarak
Kendi yüzlerinden zerre sorulmayarak
Soluyarak hayın insan ordularını
Ederini mayasını unutarak
Bu çürük kokan yalnızlıkları
Baldırı çıplak ayakları durmadan suçlayarak
Niçin diyordu sağımızda solumuzda bu çaputlar
Niçin niçin
-Yetiremediniz be şu kuşlu gökleri
Kuşağını göğün
Karasını mavisini
Örtünemediniz mağrur bir kabulle
Yetinemediniz
Kuşağını göğün
Karasını mavisini
Örtünemediniz mağrur bir kabulle
Yetinemediniz
Sadece gemilerin varabildiği
Bir maviliğe erişiyordu adam
Meşru sayılıyordu deliliği
Gitmek için çırpındıkça
Dürüst bir boşluğa dönüşüyordu
Yahut kanatsız kuşluklara
-Ölüyor muyuz yavaş yavaş, diyordu
Gencecik ölüyor muyuz
Anısı bile yetiyor her şeyin
Bitiyor mu heybemizde hikayeler
Tükeniyor muyuz sessiz
Konuşmak sizin olsun, hâşâ
Biz sözsüz gardiyanların kapısına teşneyiz
Bir maviliğe erişiyordu adam
Meşru sayılıyordu deliliği
Gitmek için çırpındıkça
Dürüst bir boşluğa dönüşüyordu
Yahut kanatsız kuşluklara
-Ölüyor muyuz yavaş yavaş, diyordu
Gencecik ölüyor muyuz
Anısı bile yetiyor her şeyin
Bitiyor mu heybemizde hikayeler
Tükeniyor muyuz sessiz
Konuşmak sizin olsun, hâşâ
Biz sözsüz gardiyanların kapısına teşneyiz
Dilsiz gibi bir zindanlığın peşindeyiz biz