15 Aralık 2012 Cumartesi

ADINLA

-22.08.14-

Gelince bi sürü geliyorsun aklıma sevgilim
Yıllar hiç azaltmıyor o güzelim boynunu
Adınla şiir düzmek sana 
      Bütün alanlarda ismini bağırmak doyasıya
   İşte bu var ya sevgilim
Seni çoğaltarak yaşatmaktır bu

Vazgeçmemek ne büyük körlük 
Unutuyor hatıranı diye lağveyorum hafızamın ordularını
Senden örülü bir kuş var tam şuramda
                                                           bi ötüşlük
     Ki şuralarımı da en iyi sen bilirsin
        Sen şu yarımlarıma sonsuz bi bütünlük

Yıllar var kokun uçmuyor burnumdan
   Hâlâ leş gibi sevmek kokuyoruz
 Tam unuttum diyorum 
  Uzun ve tozlu bir yoldan gülüşün çıkageliyor
 Katıyorsun beni canına 
              Gözünün yeşilinde kayboluyoruz

İşte bu çok sevmekler sevgilim 
 Sen güldükçe çoğalıyor ancak
Bir ibadet gibi basıyor yağmuru böğrüne bir kadın 
 Anıyor güzellerden bir kalan 
Yanıyor ciğerimizde karanfille dolu 
                                                    koca bir orman.


5 Aralık 2012 Çarşamba

CİĞERLİ ŞİİR

Bir vakitler biz
Bacak bacak üstünden inen terbiyeli ayaklardık
Bilâ istisna her gece 
On dedim mi yataktaydık
Sanki büyür gibiyiz eklemlerim ağrıyor 
Gözünü seveyim vallahi fenalaşırız
Hatırlıyorum yüzün bir yerden ısırıyor 
Seninle biz pek evvelden yaralaşırız 

Alınan tüm nefesler kesildi 

      can 
          ateş 
                altında!

Bak ne diyorum 
bu savaştan hayati yaralanırız

Bir türlü yok olmayan yokluğuna dizili 
ciğerin herbir zerresi 
               akbabalar pusuda!

Halbuki biz 
en çok bülbülün ağzına yaraşırız

Gökteki bütün kuşlar biliyor 
Ve dâhi güvercinler
Suret-i hâline mukabil elimle ayağıma dolaşırız
Şimdi bir ahuya vurulmuşsun 
Öyle diyor diller 
Mil olur sol gözümle kadere sağırlaşırız 

Dilden sual olunmaz 

                 Biz kâlb ile gözün derinine selamlaşırız
Böyle yarım veda olmaz
                 Biz candan öte ciğer ile helallaşırız

17 Kasım 2012 Cumartesi

YAYIK

Başlayamıyorum merhaba

Selamlar her günkü gibi burda canım

Bölmüyorum günleri yokluğuna 
Ölmüyorum ölmüyorum
Yarsız karalara gemi gibi oturuyorum

Ne garip

Seni görmeden evvel bile bir yerinden tanıyordum 
Geçmişin geniş vakitleri vardı 
Genişlik bir geçmişten bile çekilebiliyordu belki
   Bilmiyorsun bilmiyorum

Ben seni hep seviyorum yalnız
   Bak bunu böylece bilebilirsin
Ayak bastığım bütün kıtalar da biliyor bunu
Kesilmeye direnen tüm ağaçlar
  En çok da şu yazık kuşlar  

Ben seni özlüyorum 
 Sen bunu benim kadar duyabilirsin bak
Özlüyorum
  Çünkü özlenecek yerlerin hakîkati andırıyordur bana
Artık tenime değmeyen ellerinin parmakları vardır ince uzun
O parmakların da habire hakîkati yalanlar durur

Misal memlekette hani neredeyse devrim oluyordur 

   ve biliyorsun sert geçer devrim 
Ben bombaların copların arasında 
 Ana gibi ellerini düşlerim
Ellerime ne güzel tutuşurdu şimdi
  Yanardı korkudan buz kesmiş ellerim

Ben senden hep giderim

  Ki biliyorsun gidişim dönmenin ehlidir
Aklım gitse içindekiler senle durur 
Ayaklarım gitse dillerim sende kalır

Ben seni hep söylerim

Öyle yahut böyle
İsminin bütün halleri 
bir dost gibi anılır tüm meclislerde.

2 Kasım 2012 Cuma

DEVRİM

Yüzünü okşardım her bir zerrene şahit olmak için
Avcumun içine yuva kurardı çocuk gülümseyişlerin
Sen beni öptüğün gün devrim olmuştu 
Kapanmıştı perdeleri sevimsiz bir devrin.

2 Ekim 2012 Salı

ÇAĞRILAN EDİP YA DA ALENİ BİR DOĞUM GÜNÜ

-Selim'e

Keşke doğum günleri hiç yazılmasaydı nüfus suretlerimize
Bi şeylere yaklaşıyoruz acıtan bi şeylere
Ya da aslında hiç uzaklaşmıyoruz
mu ne?
Yaş aldıkça daha da yerleşiyoruz
mu ne?
Edip'ciğim ya da gel
En iyi öyle kutlanırız

Ve sen geliyorsan illa ki kuşlar da gelsin
Sonra 'bir kumru bir kumruyu tamamlasın'
Sonra
   -Sonrası cennete en yakın yer.

31 Ağustos 2012 Cuma

HAY BİN TÜLAY


YA DA "TÜLAAAYY NOLUR GERİ DÖÖÖN, SENSİZ YAPAMIYOOOM"
 
sabah sabah gözlerin dolardı
güneşi tut aklında uyuyamazdın tülay

çocukların sokakları sevdiği gibi seviyordunuz mecnun ile leylayı
ondandı
memleketin tüm samanlıkları seyrandan âlâydı
ve tutuşuyordu samanlar tülay

parmak uçları nasırdı
musikiyi pek severdi ruhu tıka basa aşk ile hasıldı
o çocuk bilmediğin alemlerde fasıldı
aman diyeyim
dinleme tülay

yer yarıldı bütün elmalar göğe saçıldı
havva gitti adem şeytana sarıldı
kuşlar süresiz iş bıraktı hiçbiri uçmadı
gönlünü bırak
gözünle gör göğü tülay

şimdi yeryüzü hepten yanıyor sen donuyorsun bir köşede
nefes ısıtır diyorsun yeter ziyadesiyle
sormazlar mı tülay
yorgan bunun neresinde

çok üşüdün mü
beter ol tülay
çok mu öldün
mezar ol tülay
daha yorulmadın mı
dağlarda gezer ol tülay
hâlâ kuş mu dersin
canından bezer ol tülay