30 Aralık 2013 Pazartesi

İHTİMALLİ ŞİİR

Biri benden
           biri senden 
                  biri bizden kalanlarla
Sen üç kere çok yaşa

Kavgasız nefeslerin olsun 

ağzında dikensiz güllerle diren bu mağlup savaşa
Yarıştır küfrünü babadan kalma delikanlılığınla
Yalnız için ümitli şiirler söylesin hep 
güzel gönüllü kadınlara

Zaman gidenin kalbine ağrır sevdiğim

Kalmalarına tutun ve ayak dire gerçeğimizin acısına
Masaldır bu
büyüyen akıllara yatmayabilir
İnançsızlık bi oturdu mu ciğere 
bir daha kalkmayabilir
Soğuk sade üşütmez sen inanma meteorolojiye
Şiddetine mukabil feci şekilde yakabilir kor ateşten daha bile
Üşüdük de hissizleşti mi kalbimizin birbirine değen telleri
Ondan mı bu aramızdaki milyon mesafe

Üç yanı denizler

dört başı hayali düşmanlarla çevrili memleketimiz 
zor zamanlardan geçmekte
Vuran vurulandan mesul değil
Cellat mazluma balta tutturmaya teşne
Önce acıtıyoruz
Sonra acılardan acı beğeniyoruz mutluluk niyetine

İşte biz seninle

bu çıplak derimizi dişleyen nefrete 
sevişerek örgütlenmeliyiz sevdiğim
Şimdi sevmeye en demir yerinden kalkanlarımızı indirmeliyiz
Yersiz kinimizi yurtsuz sevişmelerimize rehin etmeliyiz

Kaçarı yok

büyümenin ağrısına teslimiz hepimiz
geldi mi vakti
Lakin hala küçükse ellerimiz
     içimizdeki ağlaşan çocuklara 
                bir mendil vermeliyiz şimdi

21 Ağustos 2013 Çarşamba

ŞEREFİNE VURULSUN ALEM

Ah şu sensiz yapamayacakmışım gibi gelenler 
Bu ciğerimden sökülüp sana koşup gidenler
Hani sabaha dönen o ayıplı gecelerimize
Masa dahil tüm mobilyalar şahittirler

Kaç kez taşındım uyuduğun hanelerden

Ben de dahil şu evin bütün demirbaşlarını yakmam 
 Seni unutmamın topyekun bedelidir 
Anlamadın şu mor çarşafların dillerinden
Ağzının kenar mahalleri dahil her zerreni şu koltuğa bırakman 
Ciğerimdeki ormanın cayır cayır yandığının sebebidir

İçimde incir ağacı dikilmiş ocaklar var

İncir şeytan çekebilir
Sokakta savaşa benzer bir şeyler var 
Kavga umudu bir lokmada yutabilir 
Biz küsmesek o vakit tüm yurtta barış türküleri söyleyenebilir
Güvercinler dahil bütün kuşlar en geçilmez çölleri aşabilir

Seni böyle sevmemin istikrarı bütün kıtalarda ikrar edilebilir
Babam da dahil bütün ayyaşlar 
Seni unutamayışıma kadeh kaldırabilir 

    Sevdiğim

       Şerefine vurulsun alem!

21 Haziran 2013 Cuma

YÜZEN ARABESK

Her biri başlı başına bir devrime benzeyen o sevişmelerimizin hakikatle imtihanı geliyor aklıma
O an bütün yalanlara direniyorum
Artık olmayışına 
Yanımda soluduğun ciğerinin şimdi burdan bilmem kaç yüz kilometre ötede oluşuna Söylenecekçoksözler'in geride hiç kalmayana dek katledilişine
Görülecekçokgünler'in kör karası gecelerine
Şu omzumun çukurundaki kuşların ağlar gibi ötüşüne
Ağzının kenarına salıncak kurmuş çocuğun bana hala inatla gülümseyen suretine direniyorum
Dipsiz bir hayalden gayrı hafızamda gömülü bir hatıraya dönüşmeni bekliyorum 

Çünkü başka yol kalmadı 

Çünkü başka bütün yolları örttü toprak ve imkansıza bağışladı 
Mucize olmadan da mümkündü mucize 
Birlikte kanmadık mı
Gemiler gidiyordu ne güzel
Biz inadına yakmadık mı 

Şimdi girilemeyen denizlerin dalgasına vuruyor seni sevmelerim 
Gemiler yine de yüzüyor
Ne garip

19 Haziran 2013 Çarşamba

METRUK

Her ışıklı tabelanın en az bir harfi
Zamanla baş aşağı dönmüştür
Her beşerin kendi özü
Bizzat çekirdeğinden dönüşmüştür

Hastalıkta sağlıkta barışta ve dahi savaşta

Her an aklımda olan saygıdeğer hayaletlerin
Pişman olmaya meyilli bir cümle gibi ağzımda çoğalan
Hani o pek tanıdık ismin
Ve bir de burnumda kokunu büyüttüğüm 
                   ağzıma tadını dişlediğim sen

Bütün bu karmaşanın ortasından bir kuş-luk vakti 

İsimsiz hayaletlerinle çıkıp gelsen
Dünyanın bütün işçilerinin bütün grevleri kazandıkları resmi gazetede ilan edilse o an
Ve yokluğuna direnen tüm hücrelerim yenilense zerre kanım akmadan

Yavuz Sultan'dan beridir biliriz
                 her selim kendinden önce namıyla yürür
Ne vakitten beridir bu merveler
                                          meyva gibi içerinden çürür

Yürümek de çürümek de yan yana olabilir pekâlâ

Yalnız kalan kuş 
dokuz köyün dokuzundan da sürülür 
Şu içimize büyüyen metruk harabeler
Yokluğunun rüyasını koca bir ömre gördürür

15 Haziran 2013 Cumartesi

KÜFÜR

Öyle üzdün 
Böyle kırdın kanadımı
Anadan üryan geldin öyle çıplaktı ki gelişin
Öyle sevdin ve öyle bir sevmedin ki
Sen diyorum
Sanki tanrının ellerisin

Öyle sensiz ki şuralarım

Aysel Abla toplarını kesmiş gibi üzgün mahallemin çocukları
Öyle geldin öyle bir gitmedin ki

Şu yuvasız kuş gibi kalmalarımı diyorum 
Ağzımdaki guguklu saatin sığınacak evisin 

Canını seven gitsin!
Yar-î cemâli seven gitmesin
Gitmek mi kanatır kalmak mı daha kanar
O gitmeyen gidişin yeter etime değmesin

Öyle haksız ki bütün bunlar bu böyle bilinsin

Sezar'ın hakkı Sezar'a derler çocuk
Hak alınır hakkı veremezsin

Şu haksız olamayacak kadar güzel oluşunu diyorum güzelim 
Bütün hâkimlere küfür gibisin

8 Mart 2013 Cuma

ADAM

 -Yavaşlatmak benim bile olmayan bir bedeni
Dörtnala bir hızla
Sökülmek gündelik köklerden
Dikilmek saksısız ve yalınayak topraklara


-Neden çıplak değiliz ki 
diyordu bugün adamın biri
Kendi yüzlerinden zerre sorulmayarak
Soluyarak hayın insan ordularını
Ederini mayasını unutarak
Bu çürük kokan yalnızlıkları
Baldırı çıplak ayakları durmadan suçlayarak

Niçin diyordu sağımızda solumuzda bu çaputlar
Niçin niçin

-Yetiremediniz be şu kuşlu gökleri
Kuşağını göğün
Karasını mavisini
Örtünemediniz mağrur bir kabulle
Yetinemediniz


Sadece gemilerin varabildiği
Bir maviliğe erişiyordu adam
Meşru sayılıyordu deliliği
Gitmek için çırpındıkça
Dürüst bir boşluğa dönüşüyordu

Yahut kanatsız kuşluklara

-Ölüyor muyuz yavaş yavaş
diyordu
Gencecik ölüyor muyuz
Anısı bile yetiyor her şeyin

Bitiyor mu heybemizde hikayeler

Tükeniyor muyuz sessiz

Konuşmak sizin olsun, hâşâ
Biz sözsüz gardiyanların kapısına teşneyiz
Dilsiz gibi bir zindanlığın peşindeyiz biz

10 Ocak 2013 Perşembe

ANKARA MİSKET

Senin böyle kokman sevdiğim gülün sümbülün gücüne gitmez mi
Dudakların bal-ı hayat
Baharın kirazına ayıp etmez mi
Serde sevda olmasa 
iki ten birbirine böyle dokunabilir mi
Sevişmek dediğin 
evvela sevmenin işteş hali değil mi

İçimizdeki çocukların iki misket için kavgası bitemedi gitti 
Kim bilir belki büyümenin zamanı geldi de yanımızdan geçiverdi

Söküp atmak kolay 

Zor olan insanın içindeki düğümlerle ateşkesi
Gel nihayet
Eksilt ömrümüzden keşke denilen o bin pişman kelimeyi

1 Ocak 2013 Salı

GEZEGEN

Bir daha bağlanmamacasına çözülmüşken 
dizlerimizin ipleri
Bu orman gibi sevda 
içimizdeki hayvanları evcilleştirebilir mi
Bilirim her çağlayan nehir 
bir gün sakinleşip bulur denizine kavuşacağı yeri
İçim dolup taşarken seni 
Sakince sevmek bir ihtimal olabilir mi

Dar gelir bize şu ahir zamanın tüm bilindik evleri
Bırak anlamasın kimse 
bizim senle gezegenimiz apayrıdır sevgili
Birbirine yakışan notalar gibi 
ikimizin ademle havvadan kalma yerleri
Uzun vakitler doyurur ancak bizi
                       upuzun sevişme vakitleri